Hamile kadınlara uygulanan hakaret, küfür, küçük düşürme, eve kapatma başka kadınlarla kıyaslama şeklindeki psikolojik şiddet “postpartum” yani doğum sonrası depresyona neden olan risklerin başında gelir. Bu durumun dereceleri var. Her 1000 doğumda 1 gözlenen en ağırı kadının kendine eşine ya da doğurduğu çocuğuna zarar vermesine kadar varabilir. 30 a yakın ülke bu ruhsal durumu hafifletici neden olarak kabul eder. Kadını tedaviye yönlendirir. Daha az ceza verir.
Beden olumlama hareketi üzerine çalışmalara başladığımdan beri araştırdığım hamilelik döneminde kadınların bedenlerindeki ve hormonlarındaki değişime psikolojik olarak uyum sağlayamaması, toplum tarafından fazla kilo almaması için baskılanması,eşi tarafından başka kadınlarla kıyaslanması veya beğenilmemesi “postpartum” yani doğum sonrası depresyona neden olan risklerin başında gelir. Birçok kişi anne adaylarına beslenme konusunda öğüt verirken, belki de farkında olmadan psikolojik sorunlara ve yeme bozukluklarına neden olabilir. Hamilelikten sonra bedeninin eski sevdiği görünümüne tekrardan kavuşamayacağı korkusu anne adaylarının üstünde baskı kurarken aynı zamanda vücudun kendini koruma moduna almasına ve hamilelik sonrasında kilo vermenin daha da zor bir hale gelmesine neden olabilir.
Bu gibi durumlarda beyin acil durum sinyali moduna girdiği için vücut kendini koruma görevi olarak yağ ve su depolamaya başlar. Bu da fiziksel hangi aktiviteyi hangi diyeti yaparsak yapalım kilo veriminin çok daha yavaş hatta bazen hiç olmaması durumuyla karşılaşırız. Bir baba adayına sordum, eşinin bu kadar kilo alması senin ona bakışını ne yönde değiştirdi diye. Cevabı ise çok hoşuma gitti. Dedi ki; Ne kadar güzel işte seveceğim alan artıyor.. Bu gibi durumlarda babanın desteği ve anneye olan ilgisi gerçekten çok önemli ve değerli.
Unutmayalım ki bedenimizdeki bu değişimler annelik yolculuğunun bir parçası. Toplum baskısından sıyrılıp bu yolculuğun her anının tadını çıkarmaya odaklanalım.